![]() |
Okan Üniversitesi’nin 15. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında
düzenlenen “Son 15 Yılda Türkiye’de Sinema-TV” paneline katılan TRT
Genel Müdürü İbrahim Şahin, “Bazı diziler eleştiriliyor, ‘manevi
yapımızı rencide ediyor’ diye ciddi eleştiriler ortaya konuluyor. Ama
ben o tarafa çok fazla girmek istemiyorum” dedi.
Bazı ülkelerin kendilerini daha iyi anlatmak ve tanıtmak için çok
yüksek miktarlarda paralar harcadıklarını belirten Şahin, “Türkiye
diziler aracılığıyla cüzi de olsa paralar kazanıyor ama kendi kültürünü,
yapısını ve Türk toplumunu dışarıya ‘yumuşak güç’ olarak aktarması paha
biçilemez. 102 ülkeye ihraç edilen diziler Türkiye’nin yumuşak gücü”
diye konuştu.
Okan Üniversitesi, 15. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında bu yıl
Türkiye’deki belirli sektör ve alanlarda son 15 yılın
değerlendirileceği çeşitli paneller düzenleyecek. Bu panellerin Tuzla
Kampüsü’nde gerçekleştirilen ilkinde “Son 15 Yılda Türkiye’de Sinema-TV”
konusu masaya yatırıldı. Panele TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in yanı
sıra Doğan TV Holding CEO’su İrfan Şahin, Sinema Genel Müdür Yardımcısı
Ali Atlıhan, Yönetmen Derviş Zaim ve Aktör Ediz Hun katıldı.
“Diziler sayesinde Araplar bizi sevdi”
Panelde konuşan TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, dizi ihraçlarına kadar
Arap bölgesinde Türkiye’ye karşı bakışın inanılmaz negatif olduğunu,
dizilerin bu bölgelerde yayınlanmasının ardından Türkiye ve Türklere
karşı bakış açısının değiştiğini söyledi. TRT’ye ilk geldiği yıllarda
Programlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ile kanalları izlediğini
belirten Şahin, “1953 yapımı bir film gördüm kanallarımızdan birinde
yayınladığımız. Kendisine neden son dönem filmlerini koymuyorsunuz diye
sordum. ‘Efendim canları isterse izlesinler istemezse izlemesinler’ gibi
bir cümle sarf etmişti. Kaliteli bir şey koymazsanız 3 saniyeniz var.
İzleyici hemen kanal değiştiriyor” diye konuştu.
“Bir bölüm 226 bin dolara satılıyor”
Günümüzde 226 bin dolara dizilerin bir bölümünün satıldığını belirten
İbrahim Şahin, şunları söyledi: “Bu gerçekten inanılmaz bir şey. Bunu
sadece bir ülkeye satıyorsunuz. Bazı diziler 50 ülkeye satılıyor. Şu an
Türkiye 102 farklı ülkeye dizi ihraç ediyor. Arap ülkelerinin en etkili
kanallarından olan NBC bizimle birlikte bir tv dizisi çekmek istedi. Biz
bunu kabul etmedik. Eğer böyle bir projeye girseydik 2. 3. diziden
sonra kendi ülkelerinde bu tarz diziler yapma becerisini ortaya
koyacaklardı. Bu, bizden kopmalarına neden olabilirdi. Bu fırsatı iyi
değerlendirmemiz gerekiyor.”
İrfan Şahin: “Doğan grubunu içerik üreticisi haline getirmek istiyorum”
Dünyada içerik problemi olduğunu belirten Doğan TV Holding CEO’su İrfan
Şahin, “Doğan TV Holding’in CEO’suyum. Şirketin adını “Doğan
Entertainment” olarak değiştirmek istiyorum. Ben Doğan grubunu içerik
üreticisi haline getirmek istiyorum. TV kanalı olmak istemiyorum. TV
benim yan işim” dedi. Gelecekte tek önemli şeyin içerik olacağını
belirten İrfan Şahin, “Ben film üretmek, dizi üretmek, müzik üretmek
istiyorum. İyi bir film yaparsanız gördüğünüz gibi 6 milyon kişi izler.
Dünyada içerik açığı var. Gençlere bu yönde çalışmalarını öneriyorum.
Bekir Okan: “Dizi ihracatımız 150 milyon dolar”
Okan Üniversitesi’nin en önemli görevlerinden birinin de Türkiye’nin
sorunlarını sektörlerle birlikte akademik ortamda tartışıp çözüm
önerileri sunmak olduğunu belirten Okan Üniversitesi Mütevelli Heyet
Başkanı Bekir Okan da, şunları söyledi: “Türkiye’de en çok gelişen
sektörlerden biri Sinema-TV. Öğrencilik yıllarımızda tek kanal ve siyah
beyaz TRT vardı. Rahmetli Özal döneminde özel televizyon kanalları
açıldı. Çocukluğumuzda Amerikan dizileri çok meşhurdu. Son dönemde bir
bakıyorsunuz bir komedi filmi çıkıyor 6 milyon izleyiciye ulaşıyor. Bu
durum, sektörün çok geliştiğini gösteriyor. Üniversitemizin Sinema-TV
bölümü var. Orada yetişen gençlerin sektöre çok ciddi katkılar
sağlayacağına inanıyorum. Sinema ihracatımız 50 milyon dolara
yaklaşıyor. Dizi ihracatımız da 150 milyon dolar.” Okan Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Şule Kut ise, Sinema-TV sektörünün Türk ekonomisine
son 15 yılda ciddi katkılar sağladığını söyledi. Kut, “Ayrıca siyasi
olarak da Türkiye’nin özellikle bir dönem kendi çevresinde ve dünyada
yumuşak güç olarak algılanmasında da Türk dizilerinin çok büyük bir payı
var” diye konuştu.
İŞTE MİLLİ GAZETE'DE YERALAN O HABER
Türkiye’de siyasiler, gazetelerin iç
sayfalarındaki haberlerden televizyonlardaki haber bültenlerinin
altyazılarına kadar hemen her yere müdahale ederken, ekranlardaki dizi
rezaletlerine ise seyirci kalıyorlar. Hatta vatandaşın televizyon
dizilerindeki rezaletleri şikayet etmesi de görmezden geliniyor. Çeşitli
gayr-i ahlâkiliğin ve sapkınlığın topluma zerk edildiği televizyon
dizileri vatandaş şikâyetlerinin merkezinde yer alırken, diz boyu
rezaletlere yine göz yumuluyor.
Şikâyetin Merkezinde Diziler Var
Televizyon yayınlarıyla ilgili Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu İletişim Merkezi’ne geçen yıl yapılan bildirimler
yüzde 15 artarak, 118 bin 416’ya ulaştı. 2013 yılında en fazla şikâyet
edilen program türü diziler olurken; dizilere yönelik şikâyetler 2012’de
48 bin 823 iken, 2013’te yüzde 5 artarak 51 bin 285’e yükseldi. Her
türden çarpık ilişkinin ve ahlâksızlığın gayet normalmiş gibi
aktarıldığı dizilere gelen şikâyetler artsa da, bunlara yönelik herhangi
bir somut yaptırımın olmaması da dikkatlerden kaçmadı. Öte yandan
vatandaş şikâyetlerinde en fazla artış ise “dini ve moral sohbet
programları” kategorisinde gerçekleşti. 2012’de 78 bildirimin
gerçekleştiği program türünde, geçen yıl bildirim sayısı 4 bin 388’e
çıktı.
Zehir Enjekte Ediyorlar
2013’te en çok şikâyet alan program 28
bin 420 bildirimle Show TV’de yayınlanan “Salih Kuşu” dizisi oldu.
ATV’deki Bizim Okul dizisi 7 bin 145, Star TV’deki Muhteşem Yüzyıl
dizisi bin 643 ve Kanal D’nin Yalan Dünya dizisi de 490 bildirimle
şikâyetlerde başı çeken yapımlar oldu. Dizilerin topluma verdiği
tahribat, milli ve manevi değerlerin ayaklar altına alınması yetmezmiş
gibi çarpık ve sapkın ilişkilerin de konu alınmasıyla daha da büyümeyi
sürdürüyor. Şikayetlerin tavan yaptığı diziler, çıplaklık, fuhuş, gayr-i
meşru, gayr-i ahlâki ve sapkın ilişkilerden tutun da, tarihi
gerçeklerin çarpıtılmasına kadar pek çok noktada topluma adeta zehir
enjekte ediyor.
Televizyon yayınlarıyla ilgili Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) İletişim Merkezine geçen yıl yapılan
bildirimler yüzde 15 artarak, 118 bin 416’ya ulaştı. AA muhabirinin
edindiği bilgiye göre, 2012’de 103 bin 67 olan bildirim sayısı geçen yıl
artış gösterdi. 2013’te diziler en fazla şikayet edilen program türü
oldu. Dizilere yönelik 2012’de 48 bin 823 bildirim gelirken, rakam
2013’te yüzde 5 artarak 51 bin 285’e yükseldi. Öte yandan en fazla
bildirimde artış ise “dini ve moral sohbet programları” kategorisinde
gerçekleşti. 2012’de 78 bildirimin gerçekleştiği program türünde, geçen
yıl bildirim sayısı yüzde 5525.6 oranında artarak 4 bin 388’e ulaştı.
En çok şikayet edilen kanallar ve programlar
Geçen yıl izleyiciler tarafından en
fazla bildirim yapılan kanal Show TV, en çok bildirim alan program ise
Show TV’de yayınlanan Salih Kuşu oldu. En fazla bildirim yapılan program
türü diziler, reklam Vivident, doğrudan satış ürünü de Gergedan olarak
belirlendi. İzleyiciler en fazla yayınlarda kişilik hakları
ihlallerinden, iftira ve hakaret niteliğinde yayınlar yapılmasından
şikayet etti. 2013’te en çok bildirim alan kanal 34 bin 204 bildirimle
Show TV olurken, onu 12 bin 256 bildirimle ATV, 9 bin 525 bildirimle
Halk TV, 6 bin 75 bildirimle Star TV ve 5 bin 887 bildirimle Kanal D
izledi. Show TV’de yayınlanan Salih Kuşu adlı yapım 28 bin 420
bildirimle en fazla bildirim alan program oldu. Halk TV Haber Bülteni 9
bin 044 bildirimle ikinci olurken, onu 7 bin 145 bildirimle ATV’nin
Bizim Okul dizisi, bin 643 bildirimle Star TV’nin Muhteşem Yüzyıl dizisi
ve 490 bildirimle Kanal D’nin Yalan Dünya dizisi izledi.
Ana haber bültenlerine “Gezi Parkı” tepkisi
Benzer şekilde bildirim artışı haber
bültenlerinde yaşandı. Bir önceki yıl haber bültenleriyle ilgili RTÜK’e
bin 867 bildirim gelirken, 2013’te bu sayı da yüzde 878 artarak 18 bin
274’e yükseldi.
İzleyicilerin şikayet sebepleri değişti
RTÜK’e bildirimde bulunan izleyicilerin
programlarla ilgili bildirim gerekçeleri de geçen yıla göre farklılık
gösterdi. Bildirimlerin yüzde 21’inde yayınlarda kişilik haklarının
ihlal edildiği, kişilere iftira ve hakaret edildiği belirtildi. 2012’de
bu sebeple 8 bin 442 bildirim yapılırken, 2013’te sayı yüzde 412
oranında artarak 43 bin 278’e çıktı. En fazla değişim oranı, yayınların
şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olmasıyla gerekçesiyle yapılan
bildirimlerde yaşandı. Bir önceki yıl bu sebeple yapılan bildirim sayısı
2 bin 430 iken, geçen sene rakam yüzde 525 artarak 15 bin 194’e
yükseldi. Yayınların genel ahlaka ve ailenin korunma ilkesine aykırı
olduğu gerekçesiyle yapılan bildirimlerde ise 2012’ye göre yüzde 63
oranında azalma gerçekleşti. 2012’de söz konusu gerekçeyle 43 bin 670
bildirim yapılırken, 2013’te bu sayı 15 bin 829’a düştü.
Spor programlarında “ilke” işe yaradı
Diğer taraftan spor haber programlarıyla
ilgili bildirimlerde de yüzde 63 oranında azalma gerçekleşti. 2012’de
RTÜK’e spor haber programlarıyla ilgili 12 bin 202 bildirim gelirken,
geçen yıl sayı 4 bin 520’ye geriledi. Yetkililere göre bu düşüşte,
RTÜK’ün Televizyon Yayıncıları Derneği ile hazırladığı “Spor Programları
Rehber İlkeleri” etkili oldu. /AA

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder